Polonya Şebekeleri İşletmecisi (PSE) Başkanı Grzegorz Onichimowski, Gazeta.pl ile yaptığı röportajda, 30’lu yılların ortalarında kömürün enerji üretimindeki rolünün önemsiz hale geleceğini, yenilenebilir enerji kaynaklarının (OZE) çok yaygınlaşacağını ve enerji fiyatlarının düşeceğini öngördü. Ancak bu geçiş süreci Polonya enerji sektörü için “özellikle hassas” bir dönem olacak ve PSE, enerji kesintilerini önlemek ve şebeke geliştirmelerine yapılan yatırımların boşa gitmesini engellemek için yeni zorluklarla başa çıkmak zorunda.
Blackout Tehlikesi ve Avrupa Bağlantıları
Polonya Şebeke Operatörü PSE’nin Yönetim Kurulu Başkanı Grzegorz Onichimowski, İspanya ve Portekiz’de yaşanan gibi ülke çapında tam bir enerji kesintisinin Polonya için pek olası olmadığını söylüyor. Nedeni, İber Yarımadası’nın kıtaya göreceli zayıf bağlantılarına kıyasla Polonya’nın komşularıyla çok daha iyi entegre olması. Tam bir blackout için Avrupa’nın büyük kısmının etkilenmesi şart olur.
Sistemimiz dönüşümün en hassas evresinde. Jeopolitik gerçeklik değişti; yeni tehditler, yerel enerji kesintilerini beraberinde getiriyor. Güvenlik için geçmiş savaşlara değil, geleceğe odaklanmalıyız.
Kömür Santrallerinden Yenilenebilir Enerjiye Geçiş
21. yüzyıl başında güç eksikliğine karşı büyük ve verimli kömür blokları inşa edildi. Az kömürle maksimum enerji hedeflendi. Bugün bu bloklar nadiren veya düşük kapasiteyle çalışıyor; verimlilikleri düşüyor. Tersine, rüzgar ve güneş panelleri sistemin temelini oluşturuyor; kömür destekleyici rolüne indi.
Polonya’daki ev çatılarında 13 gigavat fotovoltaik güç var; bu birkaç büyük santrale denk. Yenilenebilir kaynaklar (OZE), yakıt ve emisyon maliyeti olmaması nedeniyle kömür ve gazı ekonomide yeniyor. Öncelik onlarda; iklim değil, ekonomi belirliyor.
Magazinalar ve Esnek Ünitelerin Rolü
Enerji depolama sistemleri, sektörde devrim yaratacak. Fiyatları düşüyor; Teksas ve Kaliforniya’da görülüyor. Evlerde bile bateriler çoğalacak; sahipleri ve şebeke operatörü kazanacak. Hiçbir santral, bir bataryanın anlık üretim artışı kadar hızlı değil.
Hava koşullarına bağımlı olmayan esnek üniteler şart. Bugün bunlar esasen gaz santralleri. Yılın birkaç haftası çalışsalar bile ithal yakıt ve emisyonları düşük kalır. Piyasa gücü mekanizması, bu santralleri hazır tutmak için firmalara ödeme sağlıyor; yoksa enerji satışıyla ayakta kalamazlar.
OZE sürekli çalışmasa da konvansiyonel santraller de tam kapasite değil. OZE’nin ucuzluğu, düşük çalışma oranlarında bile inşasını mantıklı kılıyor. Tarifelerde reform gelebilir; belki telefon faturaları gibi, ağ erişim ücreti ağırlıklı bir sistem.
Rüzgar Enerjisi ve Gelecek Dönüşümü
Kara rüzgar türbinleri vazgeçilmez. En ucuz enerjiyi veriyorlar; kışın daha fazla çalışıyorlar, ki elektrikli ısıtma, ulaşım ve sanayi artarken enerji talebi yükselecek. Teknoloji ilerledi: Eskiden 2 megavat, şimdi 7 megavatlık türbinler; gürültü ve çevre etkisi azaldı. Ama 500 metre mesafe kuralı tartışmalı; asıl sorun izin süreci. Bir türbin için 6 yıl süren bürokrasi, 6 ayda bitmeli. Aksi takdirde geride kalırız.
Deniz rüzgarı iki kat pahalı, bakım ucuz olsa da. Yatırımcılar kendi riskleriyle yarışsın, ama Baltık’ta 19 gigavat hedefi ve fiyat garantisi sorgulanmalı. Megavat-saat başına 500 zloty garanti, ekonomiyi zorlar; hidrojeni bile pahalılaştırır. Suudi Arabistan çöllerindeki güneşle rekabet edemez. Fiziki güvenlik ve kablo riskleri de var.
Güvenlik, Kaos ve 2030’lar Öngörüsü
Dağıtık OZE sistemi, saldırıya dirençli; ama ağ bağlantıları hedef olabilir. Siber güvenlik öncelikli; PSE’nin anti-blackout paketi bunu güçlendirecek. Bağlantı kuralları dağınık: 60 gigavat OZE ve 60 gigavat depo için onay verildi; mevcut sistemin dört katı. Gerçekleşme oranı yüzde 10’u bulmaz. Proje zombileri para israfı; yeni sistem şart.
2030’larda kömürün rolü sıfırlanacak; bloklar soğuk rezervde tutulacak. 20 gigavat gaz, bol OZE ve en az 10 gigavat büyük depo, evlerde milyonlarca küçük birim olacak. Nükleer temel sağlar, ama gecikse de sorun değil; kömür o zamana kalkmış olacak. Enerji fiyatı düşecek; faturalar da, dönüşümü iyi yönetirsek. Bateriler, sodyum-ion gibi yenilikler esnekliği artıracak; tüketici kazanacak, elektrikli araçlar bedavaya şarjlanabilir hale gelecek.